TAHSİLİ
İbtidaiye Mektebini (ilkokulu) bitirdikten sonra,Rüştiyeye(ortaokula) gönderilir.
Bu okulları pekiyi derece ile bitiren,Hoca (k.s) Konya Darül Mualliminde (öğretmen okulu) öğrenim görmüştür.
Çok zeki ve çalışkan oluşu okuma sevgisi O’nu bununla yetinmeyerek esas yüksek öğrenimini yapacağı Konya medreselerine başlatmıştır.İyi bir medrese öğrenimi yapmıştır.
Konya ‘da ki bu tahsili sırasında tasavvufa ilgi duyar.İlk tasavvuf zevkini burada tadar.Çeşitli tarikatları yakından görme imkanı bulur.
Tetkikle onların edeplerini tatbik etme fırsatına kavuşur.Bu arada Nakşibendiyeye intisap eder.Mübarek zatlardan gerekli terbiyeyi görmüş,büyük ölçüde feyz almıştır.Kısa zamanda manevi yönden büyük mesafeler kaydetmiştir.
Onda ki zengin Allah ve Resülunun aşk ve sevgisi coşkun cezbeler halinde bir manevi ilerlemesini kolaylaştırıyor.Nihayet Allah dostlarının arasına girmesinin faktörü oluyor.Mütteki bir alim olarak az zamanda irşad makamına yükseliyor.
Genel olarak başlıca feyiz kaynağı babasıdır.Başka öğrencilerle birlikte ondanda iyi bir ders görmüştür.
Başarılı olan Hüseyin Kucur Hoca’ya (k.s),Etem Ustaoğlu Hocaya(k.s),müftü Ömer Lütfü Güner Hocaya (k.s) Vaiz Hasan Tahsin Üner (k.s) Hocaya tarihi Alaaddin Camisinde yapılan muhteşem bir merasimle icazetleri babası Hacı Ahmet Rüştü Hoca tarafından verilmiştir.Türkçe,Arapça,Farsça dillerini bilmekteydi.Askerliğini Çanakkale’de yapmıştır.
[1] Hobşira’da Hacı Kerimoğulları Uluborlu’da Hocalar ve Rüştiyeler diye tanınırlar.
[1] Dağıstanlı Mustafa Efendi (k.s) sadattandır.Dağıstandan Senirkente halkı irşad için gelen Nakşi meşayihindendir.Kasaba halkının birlik ve kardeşlik duygularının gelişmesi,İslam ahlak ve faziletine sahip olması hususunda büyük katkısı hizmeti olduğu anlaşılmaktadır.Hakkın dostlarından olan bu zatın türbesi Uluborlu’dan Senirkente girişteki caminin bitişindedir.
[1] Evleri Büyük Çeşmenin üstünde kiremitli yarı çinkolu 3 katlı ahşap bir vedi.Türbede hemen biraz üzerindeydi.Tek odadan müteşekkil üzeri toprak damdı.
Alaaddin Camisinin önüne inşa halinde olan kargas binanın batı tarafına çok yakın olan kuzey yönünde ki yolun 4-5 metre altına binanın orta istikametine düşmektedir.
Bu gün ne evden nede türbeden eser kalmıştır.Yalnız batı tarafında ki sokak levhasında,bir zamanlar Yunus Emre (k.s) çıkmazı yazılı olması,Alaaddin Camisinin güney doğusunun çok yakınında dervişlerin ibadet edeceği bir çile hanenin halen yıkıntısının mevcut olması,bunun hemen doğusunda ermen adıyla bugun yıkılmış olan bir mahallenin bulunması kaybolmak üzere olan kabrin ve daha önceki türbenin Yunus Emre (k.s)’ye ait olduğunu kuvvetlendirmektedir.(bütünüyle Uluborlu Tarihi,bkz;245)