VAAZ VE SOHBETLERİ
VAAZLARI
Hacı Hasan Hoca (k.s) camilerde sık sık vaaz ve nasihatlar da bulunurdu.Cemaattan öğütlerini hiç ektik etmezdi.
Cemaat onu zevk ve neşe ile dinler,manevi bir atmosferin içinde heyecanlanırdı.
Düşündürür,ağlatır,bazen de güldürürdü.İnsanın bir anda gam ve üzüntüsü silinmiş gitmiştir.
O anda her şeyi unutmuştur.Gönlü ümit ışıkları ile dolmuştur.Dünya ve ahreti aydınlanmıştır.Yeni yeni ilimler öğrenmenin lezzetini duymaktadır.
Psikolojik açıdan güç kazanmıştır.Ruhi bunalımların yerini huzur almıştır.Sıkıntıdan kurtulmanın mutluluğunu yaşamaktadır.
İç ve dış dünyası her yeni gün aydınlanmaktadır.
Kürsüde O’nu vaaz ederken başında burma sarığı sırtında sık sık giydiği deve tüyü renkli cübbesi,
önceleri siyah daha sonraları beyaz kır sakalları gül pembe bir yüzle vakarlı ve heybetli O’nu gören her kişi,birden bağlanıverirdi.
O’nu sever,O’na itimat ederdi.
O’nun ağzından ne çıkacak diye dikkatlice dinlerdi.
Vaaz yaparken konuştuğu kelime ve cümlelerin taşıdığı anlamlara göre sesi bazen gök gürlemesi gibi yükselir, yüzü kıpkırmızı bir hal alırdı.
Bazen de hafif orta sesle yüzünün sarardığı sesinin titrek titrek çıktığı hissedilirdi.
İnsan O vaaz ederken kendisini başka bir alem de sanardı. Sözleri ruhlara tesir eder,insanın iç aleminde büyük değişikliklere sebep olurdu.
Sadece camide vaaz eden b,r hoca değildi. O kahvede dükkanda yolda pazarda evde bahçede dağda çadırda nihayet nerde bir iki kişi buldu onlara öğüt vermeden duramazdı.
Onlara nelerin iyi ve güzel nelerin kötü ve çirkin olduğunu anlatmaya çalışırdı. Hem kim olursa olsun onun bu hikmetli sözlerini can kulağıyla dinlerdi.
Camiye gelmeyenleri gerekirse çağırttırdı.Esnaf, memur, hakim,belediye reisi,işçisi şehrin tüm ileri gelenleri dahil cemaat toplandıktan cami dolduktan sonra icabında kendi imam olarak namazı kılarlardı.
Sabah namazında dahi Cuma namazı gibi caminin hınca hınç dolduğu olmuştur.
Sabahları erkenden hamamı açtırır çağrılan kişi önce hamama parasını kendisi veya bir başka zengine verdirirdi.
Bu cami doldurma işini sırf Uluborlu için değil her yerde Allah’ın yardımıyla kolayca başarırdı.Bir ara Keçiborlu da yatsı namazında,bir Nazilli’de bir iki gün içinde caminin dolup taşıverdiğine şahit olunmuştur.
Hoca (k.s) sadece diliyle öğütte bulunan bir kişi değildi. Bütün hal ve hareketleriyle örnek yaşantısıyla her insana müessir olabiliyordu.
Çünkü Resulullah (s.a.v)’ın sünnetinden asla ayrılmazdı.Onun en başta gelen özelliklerinden biri de budur.Onun ilmiyle amil oluşu ihlaslı olması muvaffakiyetinin esasıdır.
Bu durum Onun her yerde kendisini kabul ettirmiş,sevdirmiştir.
Bir ara İstanbul’a gider.Sultan Ahmet Camisinde bir vaazda bulunur.Emekli Binbaşı Hacı Ethem Güngen bunu şöyle dile getirirdi:
-Hoca efendi (k.s) nin Sultan Ahmet Camisinde ki vaazı o kadar aşk ve vecd içinde akıcı ve coşturucu bir uslübla o kadar güzel vaaz ediyordu ki muazzam bir feyz aldığı şüphesizdi.
İstanbul’a gidişinde bir çok seçkin kişilerle sohbetlerde bulunur.
İlminden kemalinden feyz alırlardı.Nerede olursa olsun sohbetlerini zevkle dinlerlerdi.