Uluborlevi İslami forumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Uluborlevi İslami forumu

Uluborlevi İslami forumuna hoş geldiniz...
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» motorda fren
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_icon_minitimeSalı Haz. 07, 2016 9:02 pm tarafından zxzx

» bacağa bıçak sokmak
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_icon_minitimeC.tesi Ara. 12, 2015 1:54 pm tarafından zxzx

» demire tekme
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_icon_minitimeC.tesi Ocak 31, 2015 10:07 pm tarafından zxzx

» Bacağa balta vuruşu
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_icon_minitimePtsi Eyl. 22, 2014 9:19 am tarafından zxzx

» Motosiklette ölüm freni
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_icon_minitimePerş. Mart 06, 2014 7:17 pm tarafından zxzx

» Şeytanın Allah'tan On Talebi
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_icon_minitimePerş. Mayıs 06, 2010 5:05 pm tarafından zxzx

» özgür irademiz yoktur
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_icon_minitimeÇarş. Mayıs 05, 2010 10:07 pm tarafından zxzx

» ŞAFİİ MEZHEHBi 2
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_icon_minitimePerş. Mart 19, 2009 5:12 pm tarafından hizmetysf

» ŞAFİİ MEZHEHBi 1
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_icon_minitimePerş. Mart 19, 2009 5:11 pm tarafından hizmetysf

Galeri
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 Empty
Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Sosyal yer imi
Sosyal yer imi reddit      

Sosyal bookmarking sitesinde Uluborlevi Hasan Hoca Hz forumu adresi saklayın ve paylaşın

Sosyal bookmarking sitesinde Uluborlevi İslami forumu adresi saklayın ve paylaşın
En iyi yollayıcılar
hizmetysf
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_vote_lcapMUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_voting_barMUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_vote_rcap 
Admin
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_vote_lcapMUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_voting_barMUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_vote_rcap 
zxzx
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_vote_lcapMUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_voting_barMUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_vote_rcap 
nakdeyn
MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_vote_lcapMUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_voting_barMUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_vote_rcap 

 

 MUGİRE-TEBNİ SU’BE (r.a) 2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
hizmetysf




Mesaj Sayısı : 443
Kayıt tarihi : 04/02/09

MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 Empty
MesajKonu: MUGİRE-TEBNİ SU’BE (r.a) 2   MUGİRE-TEBNİ SU’BE  (r.a) 2 I_icon_minitimeC.tesi Mart 07, 2009 9:49 pm

Orada namazını kılacaktır

Bütün yeryüzü Ona mescid ve temiz kılınacaktır. O, namaz vaktini nerede idrâk ederse, orada namazını kılacaktır.

Hâlbuki kendisinden önceki Peygamberler, namazlarını, kiliseler ve havralardan başka yerlerde kılamazlardı!

Hz. Mugîre diyor ki:

Onun ve başkalarının bütün bu söylediklerini aklımda tuttum.

Mâlikoğulları, ailelerine hediyeler satın aldılar. Sevinçli idiler. Onlardan hiç kimse de, bana hiçbir fedâkârlıkta bulunmadılar.

Yola çıktılar ve yanlarına da, içki aldılar. İçki içiyorlardı. Her türlü rezâleti yapıyorlardı.

Tâif’e dönünce, kavmime, Mukavkis’in beni hor, hakîr gördüğünü haber verecekler diye, Mâlikoğullarını öldürmeyi tasarladım. Irak’ta Bassak nehri yanında bulunduğumuz sırada, yalandan hastalandım ve başımı bağladım. Bana, “Neyin var?” diye sordular.

Ben de, “Başım ağrıyor!” dedim. Şaraplarını ortaya koydular ve beni çağırdılar. Onlara dedim ki:

- Başım ağrıyor, ben, içemeyeceğim. Fakat, sizinle oturur, size içirebilirim.

Medîne’ye geldim

Hiç itiraz etmediler. Oturdum, onlara içirdim. İçtikçe iştahlandılar ve daha çok içtiler. En sonunda sarhoş bir hâlde sızıp kaldılar.

Ben de, onların üzerlerine çöküp, hepsini öldürdüm. Yanlarında bulunan bütün malları alıp, Medîne’ye geldim. Peygamberimizi, mescidde Eshâb-ı kirâmla birlikte otururken buldum. Üzerimde yolcu elbisesi vardı. Kendisine, İslâm selâmı ile selâm verdim. Hz. Ebû Bekir bakınca, beni tanıdı. Bana dedi ki:

- Urve’nin kardeşinin oğlusun galiba?

Ben de, “Evet! Allahtan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Resûlullah olduğuna şehâdet ediyorum!” dedim. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

- Allaha hamdolsun ki, seni hidâyete kavuşturdu, İslâmiyete ulaştırdı.

Hz. Ebû Bekir sordu:

- İskenderiye şehrine emniyet ve selâmetle vardınız mı?

- Evet!

- Seninle birlikte bulunan Mâlikoğulları ne yapıyorlar, nasıllar?

- Onlarla bizim aramızda olan, bâzı Araplar arasında olan şeydir. Biz, şirk dînindeydik. Onları, öldürdüm. Elbiselerini soyup Resûlullah efendimize getirdim. Beşte birini çıkarsın, yahut onlar hakkında ne yapmayı uygun görürse, öyle yapsın. O, müşriklerden bir ganîmettir. Ben, artık Muhammed aleyhisselâmı tasdik eden bir Müslümanım!

Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

- Senin Müslümanlığını kabûl ettim. Fakat, onların mallarından ne bir şey, ne de beşte bir alırım. Çünkü, o, bir gadrdır, yâni zulümle, hîleyle alınmıştır. Gadrde ise, hayır yoktur!

Kendinden öncekini siler

Peygamber efendimiz böyle buyurunca, dedim ki:

- Yâ Resûlallah! Ben, ancak kavmimin dîninde bulunduğum sırada onları öldürmüş, sonra da, Müslüman olup, şimdi huzurunuza gelmiş bulunuyorum!

Resûlullah efendimiz tekrar buyurdu ki:

- İslâmiyet, kendisinden önce olup bitenleri düşürür, siler!

Mukavkis’in söylediklerini, Kibtî, yâni Mısırlı ve Rum din adamlarına sorduğum soruları ve onlardan işittiklerimi Peygamber efendimize haber verdim. Resûlullah efendimiz çok memnun oldu ve bunları, Eshâbının da işitmelerini istedi. İki, üç gün de, onlara anlattım.

Hz. Mugîre, Müslüman olduktan sonra, Peygamberimizin yanında bulunup, Ona hizmet etti. Seriyyelerde kumandanlık ve mücâhitlik yaptı. Bî’at-i Ridvânda bulundu. Hudeybiye antlaşmasında Peygamberimizin yanında olup, hizmetindeydi.

Mekke’nin fethine, Huneyn gazâsına ve Tebük seferine katıldı. Tâif’te, kabîlesi İslâmiyet ile şereflenince, amcası Urve şehîd edilip, Sakîfliler de zulüm, işkence ve tecâvüze uğradı.

Önce sen git!

Sakîfliler durumu Resûlullaha arz ettiler. Sakîf temsilcileri, Medîne’den ayrıldıktan iki veya üç gün sonra Peygamberimiz, Ebû Süfyân bin Harb ile Hz. Mugîre’yi, Rabbe (Lât) putunu yıkmak için gönderdi.

Tâif’e yaklaştıkları zaman Ebû Süfyân, Mugîre’ye dedi ki:

- Kavminin yanına, önce sen var!

Ebû Süfyân’in kendisi ise, Zilherem’de kaldı. Bunun üzerine Hz. Mugîre, yanında ondokuz kadar kişi olduğu hâlde, yatsı vaktı, Rabbe’yi yıkmak üzere Tâif’e girdi. Geceyi orada geçirdiler. Sabahleyin, Rabbe’nin üzerine çıkacaklar, onu yıkacaklardı.

Hz. Mugîre, eline, bir balta aldı. Rabbe’nin üzerine çıktı. Kendi kavim ve kabîlesi olan Muattiboğulları, Urve bin Mes’ûd gibi vurulur, öldürülür korkusuyla silahlanarak Hz. Mugîre’nin yakınında, dikilmiş duruyorlardı.

O sırada, Ebû Süfyân da oraya geldi. Müşrik kadınları gelip başlarını açmışlar, erkeklerinin, kılıçla çarpışmaksızın, Rabbe’yi, Müslümanlara teslim ettiklerine yanıyorlar, ağlıyorlardı. Köleler, çocuklar, erkekler, genç kızlar gelmişlerdi. Herkes, Lât’in yıkımından dolayı endişeli bulunuyordu.

Hz. Mugîre, elindeki balta ile, Lât’a bir darbe indirdi. Ebû Süfyân dedi ki:

- Vah vah sana! Eyvahlar olsun sana!

Hz. Mugîre titrer gibi yaparak arkasının üzerıne yıkıldı. Tâif halkı, birden çığlık kopardılar. Dediler ki:

- Allah, Mugîre’yi rahmetinden uzak etsin! Rabbe, onu öldürdü!

Hz. Mugîre’nin yıkılıp düştüğünü görmelerine çok sevindiler. Dediler ki:

- Sizlerden, ona yaklaşmayı, onu yıkmaya kalkışmayı göze alabilecek kim var? Vallahi, ona güç yetirilemez! Hayır! Siz, Rabbe’nin, kendisini koruyamayacağını, savunamayacağını sanıyordunuz! İşte o, kendisini korumuş ve savunmuştur!

Birer taştırlar

Mugîre, bir müddet o hâl üzere kaldıktan sonra, silkinip oturdu. Sonra Tâif halkına seslendi:

- Ey Tâifliler! Araplar, "Arap kabîleleri içinde sizlerden daha akıllı bir kabîle yoktur” derlerdi. Meğer, Arap kabîleleri içinde sizden daha ahmak bir kabîle yokmuş!

Yazıklar olsun size! Lât ve Uzzâ dediğiniz nedir ki? Şu taşlar gibi birer taştırlar! Taştan, kerpiçten ibârettirler! Onlar, kendilerine kim tapıyor, kim tapmıyor bilemezler!

Yazıklar olsun size! Lât, hiç işitir mi? Hiç görür mü? Hiçbir yarar veya zarar verir mi? Geliniz, Allahın affına ve lütfuna sığınınız! Ona ibâdet ediniz!

Hz. Mugîre, Tâiflilere, putların hiçbir şey yapamadıklarını belirttikten sonra, yanındakilerle birlikte Rabbe’yi yıkmaya, taşları, birer birer yere indirmeye devam etti. En sonunda, onu yerle bir edince, Tâifliler şaşırıp kaldılar.

Lât’in kapıcısı ve bakıcısı olan Aclân bin Attâb, Mâlikoğullarındandı. Ondan sonra bu hizmeti, oğulları görmekte idi. Lât’in bakıcısı diyordu ki:

- Göreceksiniz ki, temeline inilince, temel öyle bir kızacaktır ki, o kızgınlıkla, onları yerin dibine batıracaktır!

Temeline kadar indi

Hz. Mugîre bunu işitince, temelini de kazmaya başlayıp, adam boyunun yarısına kadar kazdı. Temeline kadar indi. Orada bulunan, altın ve gümüşleri çıkardı.

Putun bulunduğu yerdeki mallar, bir araya toplanınca, Hz. Mugîre, Ebû Süfyân’a dedi ki:

- Resûlullah efendimiz, bu maldan, Urve ile Esved’in borçlarını ödemeyi sana emretmişti. Bunun üzerine, onların borçlarını ödediler.

Hz. Mugîre, Tâif’i küfür karanlığından nûra kavuşturup, Mekke’ye, Resûlullahın yanına döndü. Vedâ haccına katıldı. Resûlullahın âhirete teşriflerinde techiz ve tekfinde vazife aldı. Peygamberimiz kabre indirildikten sonra, üzerine toprak atılırken yüzüğünü düşürdü. Hz. Ali’ye durumu arz edip, kabirden yüzüğünü almak istedi. Müsaade verilince, kabre inip, yüzüğünü alırken, Peygamberimizin ayaklarını sıvazladı. Böylece Resûlullahın mübârek bedenine son defa elini süren kişi oldu.

Bundan dolayı, “Resûlullahtan son ayrılan insan benim” derdi.

Kureyşli müşrikler, Benî Sakîf kabîlesi reisi olan amcası Urve bin Mes’ûd’u elçi olarak gönderdi. Urve, konuşma esnasında cahiliyye âdetinde olduğu gibi, Peygamberimizin sakalını tutup, okşamak istedi.

Hz. Mugîre, amcası Urve’ye kılıcının ucuyla müdâhale ederek, Resûlullahın mübârek sakalına dokunmaktan menetti.

Amcası, onun Resûlullaha olan sevgisi, muhabbeti ve bağlılığı karşışında hayrete düştü.

Sefirlik yaptı

Hz. Mugîre, Hz. Ebû Bekir’in hilâfetinde, yalancı peygamberlik iddiasında bulunan Müseylemet-ül-Kezzâb ve dinden dönen mürtedler üzerine gönderilen orduda vazife aldı. Yemâme harbinde mürtedlere, Şam ve Yermük’de de Rumlara karşı savaştı. Yermük’de bir gözü yaralandı.

Hz. Ömer’in hilâfetinde Irak’ta yapılan fetihlere de katıldı. İran’daki Sâsânî İmparatorluğunun sonunu getiren Kadisiye Meydan Muharebesi öncesinde, Müslümanların sefirliğini yaptı.

Zulüm üzerine kurulan İran Sâsânî kumandanlık sarayının şaşaası ve kumanda heyetinin süslü elbiselerine karşı, Mugîre’nin sâde kıyâfeti ve vakarlı hâlini gören İran kumandanları şaşırdılar.

Hz. Mugîre, Sa’d bin Ebî Vakkâs tarafindan sefir olarak gönderilmişti. İranlılar, sert konuşup, Müslümanları korkutacaklarını zannettiler. Söz sırası Mugîre’ye gelince, o, büyük bir cesaretle konuşmaya başladı ve şöyle dedi:

- İslâmiyetin esaslarına göre, herkes Allahü teâlâ indinde bir kul olarak eşittir. Hiç kimsenin diğerine karşı bu hususta bir imtiyazi yoktur.

Yaltakçılık yapmışlar

Mugîre hazretlerinin bu sözlerini dinleyen İran heyeti, şaşkın bir vaziyette birbirlerine bakıp, ne söyleyeceklerini ve ne yapacaklarını şaşırdılar ve telâşa düştüler. Telâşı ve şaşkınlığı daha çok artan İran Başkumandanı Rüstem, yakut, inci ve elmaslarla süslü olan kılıcını Hz. Mugîre’ye göstererek dedi ki:

- Sefir hazretleri, bu kılıç çok insanlar tarafindan birçok kere öpülmüştür.

Bu söz karşısında büyük bir dâhî olan Hz Mugîre şöyle cevap verdi:

- Senin kılıcını öpenler, yaltakçılık yaparak kılıcını değil, onun kınını öpmüşlerdir.

Sonra kendi kılıcını göstererek dedi ki:

- Bu kılıç ondan daha keskin ve daha çok bilenmiştir.

Bu görüşmelerden sonra anlaşmaya varılamadı ve yapılan Kadısiye Meydan Muharebesinde, Müslümanlar galip geldi. Bu savaşta, Hz. Mugîre büyük bir kahramanlık göstermiştir.

Mugîre hazretleri bir kadınla evlenmek istemişti. Peygamber efendimiz Mugîre’ye buyurdu ki:

- Onu gördün mü?

- Hayır yâ Resûlallah.

- Onu gör! Zîrâ birbirinizi görmeniz, aranızdaki muhabbeti artırır.

Hz. Mugîre buyurdu ki:

- Bir kimse evine girdiği zaman selâm verirse, şeytan, “Artık, benim burada duracak bir yerim kalmadı” der.

Sofraya oturup yemek yemeye başladığı zaman, Allahü teâlânın adını anarsa, yâni Besmele-i serîfeyi söylerse, şeytan bu sefer de, “Benim burada ne duracak yerim, ne de yiyecek bir şeyim kaldı” der.

Eli boş çıkar

Su içeceği zaman, Allahü teâlânın adını anarsa, şeytan bu sefer de şöyle der: “Artık burada benim için ne durak, ne yemek, ne de içmek kaldı.” Şeytan, bundan sonra eli boş olarak çıkar gider.

Hz. Mugîre, dâhi olup, teşkilâtçı bir Sahâbiydi. Zekâ ve aklını, meşhur dâhilerden Halîfe Hz. Muâviye de takdir ederdi. Büyük meseleleri üstün görüşüyle hemen hâlledip, en şıkışık durumlarda bile bir çıkar yol bulurdu.

Dînî ilimlere vâkif, tedbir sahibiydi. Pek çok talebe yetiştirip, bunlara dînî ilimleri öğretip, hadis-i şerif rivâyet etti. Yüzotuzüç hadis-i şerif rivâyet etti.

Vefâtına kadar Kûfe vâlisi kaldı. Kûfe’de 670 senesinin Saban ayında, yetmiş yaşında taundan vefât etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
MUGİRE-TEBNİ SU’BE (r.a) 2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» MUGİRE-TEBNİ SU’BE (r.a) 1

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Uluborlevi İslami forumu :: İSLAMİ KONULAR :: Sahabeler-
Buraya geçin: